Edenred Marka Elçiliği

Güzel ülkemizde hepimizin daha iyi bir çalışma deneyimini hak ettiğini yazıp söylemeye başladığımdan bu yana 3 yılı geçti.

Çalışan deneyimi üzerine memlekette daha çok farkındalık, yetkinlik ve sahiplik yaratmak üzere çıktığım bu yolda geride kalan 3 yılda neler neler yaşadık.

Pandemi, savaşlar, krizler, afetler, enflasyon…

Yapamazsın, başaramazsın diyenlerin sesinin hep yüksek çıktığı bu çetin yolculukta kimi zaman da insanın karşısına, üstelik hiç ummadığı bir zamanda, aynı gönül dilinden konuşan yoldaşlar çıkıyor.

İşte bu yoldaşlardan birisi olan Edenred ile bu yıl gerçekleştirdiğimiz, Türkiye’de çalışan deneyimi üzerine gerçekleştirilmiş en büyük zirve olan, EX / CX Ekinoks temalı zirvemizde ilk kez omuz omuza durduk.

Edenred ana sponsorluğunda gerçekleşen bu zirve aynı zamanda dünyada ilk kez Türkiye Çalışan Deneyimi Topluluğu tarafından 21 Mart bahar ekinoksu olarak ilan edilen Dünya Çalışan Deneyimi Gününün kutlandığı ilk zirve olarak tarihe geçti.

Edenred ile beni aynı yolda buluşturan üç önemli sebep var.

Edenred Değer Önermesi

Memleket için hayalini ve gece gündüz yılmadan gösterdiği gayretini çalışma barışını mümkün kılmak olarak tanımlayan bir marka olarak Edenred ile yollarımızın kesişmesi aslında bana iki eski dostun kavuşması gibi hissettirdi.

Böyle hissetmemin arkasında yatan sebepleri anlatmadan ve çalışma barışı ile kastedilenin ne olduğunu biraz daha açıklamadan önce gelin çalışanın cebine giren maaşa ve daha da önemlisi bu maaşın çalışanın harcama hızından daha büyük bir süratle nasıl eridiğine beraberce bir göz atalım.

2024 yılı için yürürlükte olan asgari ücret bildiğiniz gibi net 17.002 TL.

TÜİK’e göre Nisan ayı itibariyle enflasyon %70 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası açıklamalarına göre enflasyonun mayıs ayında %76 seviyelerini görmesi bekleniyor.

Birleşik Kamu – İş Konfederasyonu’na göre mayıs ayında açlık sınırı 19.926 TL’ye yükselirken yoksulluk sınırıysa 59.323 TL’ye çıktı.

Şu ana kadar yapılan açıklamalara göre yarı yılda herhangi bir ek artış planlanmadığını göz önüne alırsak Edenred’in çalışma barışını mümkün kılma ideali hepimiz için önemli bir değer önermesi haline dönüşüyor.

Neden?

Çalışanın mevcut enflasyonist ortam içerisinde fazladan elde edebildiği her kuruşu öncelikle mecburi harcamaları için kullanmayı tercih etmesi kadar doğal bir şey yok. Mecburi harcamalardan kastım kira, elektrik, su, ısınma, çocukların okul harcamaları vb.

Konu yemeğe geldiğinde ne oluyor? Yemeğe harcanacak para öncelikle evde ailenin pazar, market alışverişi için yani makarna, pilav, bakliyat, kahvaltılık, imkan varsa da et tavuk için kullanılıyor.

İş yerinde ise eğer kurum tarafından günlük sıcak yemek verilen yemekhane gibi bir tesis varsa ne ala. Ki burada bile yapılan işe uygun, çalışanın damak tadına göre, besleyici, taşıma değil yerinde pişen, hijyen ve güvenli bir öğünden bahsetmek gerekiyor.. Ancak böyle bir imkan yok ve günlük yemek ücreti çalışanın bordrosuna nakden yatırılıyorsa bu para büyük oranda az önce bahsettiğim ihtiyaçlar için kullanılıyor.

Peki çalışan öğle yemeğinde ne yapıyor? Simitle, poğaçayla, kekle artık ne bulursa öğününü onunla geçiştiriyor.

Bu anlattığım durum Türkiye iş gücünün ne kadarlık bir kesimi için geçerli? TÜİK Kasım 2023 raporuna göre ülkemizde 15 milyon 106 bin 556 kişi asgari ücretle çalışıyor. Bu oran iş gücünün %40’ından fazlasına denk geliyor.

Hep söylediğim gibi hepimiz mutlu, bağlı, verimli ve üretken bir çalışma deneyimini hak ediyoruz.

Mutlu, bağlı, verimli ve üretken hissedebilmek için de önce karnı tok, sırtı pek bir iş gücüne ihtiyaç var.

Edenred’in sunduğu yemek kartı uygulaması kurum tarafından çalışanın beslenmesi için ayrılan ödeneğin amacına uygun harcanabilmesini takip edebilmek açısından son derece önemli.

Bununla birlikte kurumların çalışanlarına yüksek günlük limitlerle düzgün bir beslenme imkanı sunabilmeleri için de bütçesel anlamda hareket alanı sunacak çözümlere ihtiyacı var.

Çalışma barışı…

Edenred yemek kartı uygulaması ile çalışana verilen yermek ödeneğinin gelir vergisinden istisna tutulması, üzerine de %10 KDV indiriminden faydalandırılması bu noktada gerçekten de geçer akçe bir imkan.

Edenred’in çalışanın hayat kalitesini artırmaya işveren için de işleri kolaylaştırmaya yönelik bu köprü rolünü, makul bir çalışma barışı önermesi ile ortaya çıkan bu kazan kazan gayretini çok önemsiyorum.

Bir yandan da çalışanın karnının tok, sırtının pek olması gerek konuşmalarını nasıl bir dünyada yapıyoruz noktasında biraz daha bağlam vermek isterim.

Araştırmalara göre (Manpower, 2024) Türkiye’de %76 oranında yetenek kıtlığı yaşandığını biliyor muydunuz? Yani ulaşmaya çalıştığınız her 4 adaydan ancak bir tanesi pozisyon gereklerini karşılıyor.

Bağlılık oranları da çok iç açıcı değil. Araştırmalar (Gallup, 2023) Türkiye’de işine ve işverenine karşı bağlı hisseden çalışan oranının %15 seviyesinde olduğunu gösteriyor.

Çalışanların kurumlarını eşlerine dostlarına tavsiye etme oranını da paylaşayım. Araştırmalar (Universum, 2023) NPS (Net Promoter Score) olarak ifade edilen tavsiye oranının genç profesyonellerde (0-2 yıl deneyim) %13, deneyimli profesyonellerde (3-5 yıl deneyim) %14 olduğunu gösteriyor.

Böyle bir dünyada hem yetenekli çalışanları markaya çekebilmenin hem de çalışanı elde tutabilmenin ne kadar zorlu bir iş olduğunu söylemeye gerek bile yok.

Araştırmalar (Mercer, 2024) dünyadaki her iki İK Liderinden birinin fiziksel ve bilişsel esenliğin iyileştirilmesi için yan haklara daha fazla yatırım yapılması gerektiğine inandığını söylüyor.

Benzer şekilde araştırmalar (Randstad, 2024) içinde bulunduğumuz enflasyonist ortamda maaş ve yan hakların öneminin çalışan için %93’e tırmandığını gösteriyor.

Ancak Türkiye’de, uzunca bir süredir, iş görüşmelerinde adaylara yan hak olarak hala sadece yol, yemek, SGK sunuyoruz. Acı olan bu cümle içerisinde yan hak namına aslında hiçbir şeyin olmaması.

Çalışanın iş yerine ulaşmak için kullandığı servis nasıl bir yan hak olarak tanımlanabilir? Bu bir yan hak değil, zorunluluk.

Çalışan elbette ki karnını doyurmak zorunda. Bunun için tahsis edilen yemekhane ya da yemek ödeneği nasıl bir yan hak olarak adlandırılabilir? Biyolojik bir ihtiyaçtan bahsediyoruz.

Çalışan mecbur kaldığında elbette kendi imkanlarıyla işe gelmeye çalışabilir, marketten aldığı paketli gıdayı yanında getirebilir. Ancak bu taşıma suyla dönecek sistem işyeri performansına nasıl etki eder?

Örneğin Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (WHO, 2003) yeterli besin zenginliğine sahip bir öğün ile desteklenen çalışma gücünde %20 verimlilik artışı gözlemlendiğini biliyor muydunuz?

Ya da benzer şekilde, araştırmaların (BOUN, 2017) çalışana istediği şekilde beslenebilmesi için tercih imkanı tanındığında çalışma motivasyonunda %10 artış gözlemlendiğini duymuş muydunuz?

Bu kadar da değil. Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından hazırlanan bir rapora (Food At Work, 2005) göre çalışana iş yerinde sağlıklı ve besin değeri zengin yemek sunmak İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) faaliyetleri kadar önemli. Çünkü düzgün beslenen çalışanların mazeretli devamsızlık süreleri de iş kazası riskleri de azalıyor.

Yani çalışanın güvenle iş yerine gelmesini de sağlıklı bir şekilde karnını doyurmasını da sağlamak şansa bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Kimi zaman şirketlerin, “Burada sunulan en önemli yan hak sigortanızın tam, maaşınız zamanında yatmasıdır” gibi söylemlerde bulunduğunu duyuyorum. SGK da maaşın zamanında yatması da bir yan hak değil, kanuni bir zorunluluktur.

İK içerisindeki en büyük süreçlerden birisi olan ücret ve yan haklar konusunda İK Profesyonellerinin de çalışanların da yenilikçi, ihtiyaca cevap veren, çalışanın da tercihleriyle şekillenecek alternatif çözüm önerilerine ihtiyacı var.

Edenred’in bu alanda Türkiye’deki bilgi açığını doldurmaya yönelik çok güzel fikirleri ve planları var.

Tüm bu anlattıklarımın yanı sıra Edenred’in sunduğu ürün ve hizmetlerle 5A Modelindeki Araç bloğunda yer alan İşin Karşılığında katmanına eldiven gibi oturması da benim için ayrıca kıymetli.

Takdir & Ödüllendirme Uygulamalarının İK Süreçlerine Kapsamlı Entegrasyonu

5A Modelinde Anlam bloğu içerisinde anlattığım gibi bırakın çalışan kimliğini, önce insan olarak ihtiyacımız görülmek, duyulmak ve fark edilmek. Sadece fark edilmek de başlı başına yeterli değil. Yaptığımız işe, bir parçası olduğumuz ekibe, kuruma, kültüre kattığımız değeri yani birey olarak kıymetli olduğumuzu hissetmeye ihtiyacımız var.

Coğrafyamızdan yetişen liderlerin belki sosyo-kültürel belki de yetiştiriliş tarzı sebebiyle maalesef hiç de cömertçe kullanamadıkları çok önemli ve etkili bazı kaynaklar var.

Takdir ve teşekkür bu kaynakların başında geliyor.

Bu önemli kaynakları sanki karneye tabiymiş ve günde ancak belirli bir kullanım hakkımız varmışçasına çalışana sayıyla teşekkür ediyor ya da bir davranışını takdir etmek için yörüngeye uydu fırlatma seviyesinde bir çıktı bekliyoruz.

Takdir & ödüllendirme başlı başına ve izole bir İK disiplini değildir. Tüm İK süreçlerini boydan boya, uçtan uca yatayda kesen bir insana yaklaşım biçimidir. Ancak dilimizde de yeri geldiğinde çok anlamlı bir kullanımı olan “kuru bir teşekkür” çalışana yaptığı işin veya örnek bir davranışının katma değerini gerçek anlamda hissettirmek için yeterli olmaz.

Ancak kurum çapında farklı ödüllendirme ihtiyaçları için tek bir ödül tipi (belli bir miktar para, bağış sertifikası, üst yönetimle öğlen yemeği vb.) belirlemek tek beden elbisenin herkese uyacağını varsaymaya benziyor. Deneyimin iyice kişiselleştiği günümüzde kullanıcıya seçim şansı sunmak artık çok önemli.

İşte bu sebeple Edenred’in yemek kartı dışında çalışan deneyimi alanında sunduğu teşvik ve ödüllendirme hizmeti ile de çalışan yaşam döngüsü üzerinde koşan pek çok İK sürecine entegre olabilecek bir çözüm ortağı olduğunu düşünüyorum.

Eylem & Söylem Birliği

Söylemler, eyleme dönüştüklerinde anlamlı ve kıymetli oluyorlar. Benim reklamlar diye tabir ettiğim havalı vaatlerle gündeme gelen pek çok marka gördüm. Ancak vaatleriyle davranışları arasındaki fark geceyle gündüz gibiydi.

Deneyim çalışmalarında gerçekle karşılaşma anı (Moment of Truth – MoT) diye tabir ettiğimiz bir ifade vardır. Bu ifadeyi gerektiğinde marka vaadinin gerçekleşip gerçekleşmediği anlar olarak yorumlayabiliriz. Türkçesiyle, marka sözünü tuttu mu tutmadı mı?

Müşteriler markanıza vaatleriniz için gelirler ancak vaatlerinizi gerçekleştirdiğiniz için kalırlar. Yani, verdiğiniz sözü tutmazsanız müşteriyi kaybedersiniz. Bu kadar basit.

Geçen yıl gerçekleşen PERYÖN İstanbul zirvesinde de bu yıl 21 Mart Dünya Çalışan Deneyimi Gününde gerçekleşen EX / CX Ekinoks zirvesinde de Edenred CHRO’su İpek Baylav’ı ve Edenred CMO’su Zeynep Ege Dura’yı sahnede şahsen izleme şansım oldu.

Edenred şirketinin İK felsefesini, insana yaklaşımını ve bu doğrultuda hayata geçirdikleri uygulamaları dinlemek hem beni hem de salonu dolduran tüm katılımcıları çalışan odaklı bir İK ile nelerin mümkün olabileceği konusunda umutlandırdı, cesaretlendirdi.

Bu üç sebep dolayısıyla Edenred ile çok keyifli bir yol arkadaşlığında buluştuk.

Edenred Marka Elçisi olarak hem aldığım bu büyük sorumluluk sebebiyle hem heyecanlı hem de sesi olacağım bu büyük markanın muazzam potansiyelini, katma değerini anlatmak için sabırsızım.

Amacımız insanımıza dokunan tüm paydaşlar olarak güzel ülkemizdeki işverenler, İK profesyonelleri, çalışanlar ve tedarikçiler için kıymetli, faydalı içerikler üretmek ve bu içerikleri olabildiğince geniş çevreler için erişilebilir kılmak.

Faydalı işler yapmak için çalışmaya, üretmeye, paylaşmaya devam!

Orçun İRFAN

Türkiye Çalışan Deneyimi Topluluğu Kurucu Başkanı